Ali Sipahi - The Labor-based Prisons in Turkey, 1933-1953
An abstract of the thesis of Ali Sipahi for the degree of Master of Arts from the Atatürk Institute for Modern Turkish History to be taken June 2006
The Labor-based Prisons in Turkey, 1933-1953
This work scrutinizes special prisons which were founded under the name of “the Labor-based Prisons” in the mid-1930s and encapsulated in time one-third of the convicts although the number of them was under twenty. The increasing intervention of the state in the economic realm in the 1930s provided the base to use convict labor productively. With efforts of the technocratic class, the penal system was transformed as labor-oriented and restructured legally in a company-logic. The Second World War reinforced this system as an independent variable. With the end of the 1940s, the basic economic context disappeared, and finally in the first half of the 1950s the penal system in general and the prison system in particular were transformed from a labor-oriented structure to a system regardless of labor. It can be claimed that in this period the penal system began to be more interested in the political criminals. Accordingly, the labor-based prisons lost the period in which they were held precious, and in the 1960s they were renamed as “the Open Prisons.” Working in prisons has continued, also the number of open prisons and the work-dorms has ascended to date. But, for a profitable production, neither the economic context nor the legal/administrative structure is appropriate. This thesis finds the justification of the existence of productive convict labor only in the focused period, in the economic priorities of the period and in the structure of state apparatus and its relation with the economic sphere.
Atatürk Ilkeleri ve Inkilap Tarihi Enstitüsü’nde Yüksek Lisans derecesi için Ali Sipahi tarafindan Haziran 2006’da teslim edilen tezin kisa özeti
Türkiye’de Is Esasina Dayali Cezaevleri, 1933-1953
Bu çalisma erken Cumhuriyet döneminde “Is Esasina Dayali Cezaevleri” adiyla kurulan ve sayilari yirmiden az olmasina ragmen mahkûmlarin üçte birini barindirabilmis özel bir cezaevi grubunun incelenmesidir. 1930larda devletin ekonomik alana gittikçe artan oranda müdahil olusu, mahkûm emeginin üretken bir sekilde ve amaçla kullanilmasina zemin hazirlamistir. Teknokrat sinifin aktörlerinin çabalariyla ceza sistemi emek merkezli olarak yeniden düzenlenmis ve bir sirket mantigiyla hukuki olarak yeniden yapilandirilmistir. II. Dünya Savasi bagimsiz bir degisken olarak sistemi beslemistir. 1940larin sonunda itibaren ise temel ekonomik baglam ortadan kalmis, ve nihayet 1950lerin ilk yarisinda genelde ceza sistemi özelde ise hapishaneler sistemi insan emeginin merkezî oldugu bir yapidan, emegin degerine paha biçmeyen bir ceza sistemine dönüstürülmüstür. Bu dönemde siyasi suçlularin ceza sistemini daha çok ilgilendirmeye basladigi iddia edilebilir. Böylece is esasina dayali cezaevleri el üstünde tutulduklari dönemi kaybetmisler, 1960’da da “Açik Cezaevleri” olarak isimlendirilmislerdir. Hapishanede çalisma sürmeye devam etmis, hatta günümüze kadar is yurtlari ve açik cezaevlerinin sayisi hayli artmistir. Fakat, kâr amaçli bir üretim için ne ekonomik baglam ne de hukukî/yönetimsel yapi uygun degildir. Bu tez üretken mahkûm emeginin sadece odaklanilan dönemde görülmesini, döneme özgü ekonomik önceliklere ve devlet aygitinin yapisi ve ekonomik alanla iliskisine baglamaktadir.