İsmail Şahin - Dönüşen bir iç Ege köylü-madenci topluluğu: Göçmen işçilerin gözünden Soma kömür havzası

 

301 ölüme sebep olan Mayıs 2014 Soma maden kazası Türkiye ve dünya tarihinin 21. Yüzyılda 'ki en büyük maden kazası olmuştur. Yeraltı madenciliği sektörü en yüksek ikinci iş kazası oranına sahip olmasına ve kazaya rağmen, Soma bölgesindeki madencilik hala popüler olmaya devam etmiştir. Madenciler çalışma arkadaşlarını, oğullarını ve babalarını kaybetmelerine rağmen neden madende çalışmaya devam ediyorlar? Bu tez, Kütahya yakınlarındaki küçük bir köyden gelen iç Ege köylü-madenci topluluğunun incelenmesiyle bu soruya cevap aramaktadır. Bu çalışma, yapılan saha araştırmasıyla birlikte arşiv araştırmasına dayanmaktadır. Bu araştırma, Soma maden ocaklarında üç farklı tarihsel dönemde (1960-1980, 1980-2002 ve 2002-2020) çalışan üç kuşak erkek ve aileleriyle yapılan mülakatlara dayanarak, Türkiye'nin değişen sosyo-ekonomik bağlamına karşı değişen göç ve emek kalıplarını incelemektedir. Bu araştırma, madencilerin ve ailelerinin Türkiye'nin zaman için-de değişen genel sosyo-ekonomik koşulları ile ilgili deneyimlerinin mesleklerine bakış açılarını şekillendirdiğini savunuyor. Bu deneyimler; işsizlik oranlarının yükselmesi, işgücü fazlası, asgari ücretli sayısının yüksek olması ve kayıt dışılık; iç göç, tarımın dönüşümü; Türkiye'de sosyal politika ve emeklilik kalıplarının dönüşümü ile ilgilidir. Bu sosyo-ekonomik gerçekler ve bölgedeki coğrafi şartlar göz önüne alındığında, maden işçisi aileler, Türkiye'deki diğer vasıfsız işlere kıyasla madencilik sektöründe çalışmayı, gelir, sosyal güvenlik, emeklilik yaşı ve çalışma saatleri açısından nispeten daha iyi koşullara sahip olarak görmektedir. Bu çalışma, literatüre üç bakımdan katkıda bulunur; bir, daha çok araştırma alanı olan Zonguldak/Karadeniz bölgesi yerine farklı bir coğrafi bölgeye (Ege) odaklanarak Türkiye'deki madenci toplulukları ile ilgili literatüre katkıda bulunmaktadır. İkinci olarak madenciliği, maden işçileri ve aileleri perspektiften analiz haline getirir, sadece erkek madenci işçilere odaklanmak yerine tüm aileye odaklanıp, madenciliği aile stratejisi olarak ele alır, üçüncüsü daha geniş bir zamanı kapsayarak inceler ve üç nesil madencilere odaklanarak geniş bir bakış açısı sunar ve zamanla değişen dinamikleri vurgulayarak literatüre katkıda bulunur.

 

 

With 301 causalities, the May 2014 Soma mine accident constituted the biggest mining accident in Turkish history and the biggest worldwide in the 21st century. Although the underground mining sector has the second-highest workplace accident rate, mining is a popular job in the So-ma region even after the 2014 accident. Why do miners continue to work in the mines even though they lose their friends, sons and fathers working there? This thesis aims to answer this question by examining an inner Aegean peasant-miner community from a small village near Kütahya. It builds on field research with the community along with archival research. Based on interviews with three generations of men who worked in the Soma mine pits in three different historical periods (1960-1980, 1980-2002 and 2002-2020) and their families, the study traces changing patterns of migration and labor against Turkey's chang-ing socio-economic context. The thesis argues that the miners' and their families' experience with the general socio-economic conditions of Turkey have shaped their perspective towards their occupation. These experiences have to do with; the labor market defined by the rise of unemployment rates, labor surplus, the high number of minimum wage workers and informality; inner migration; the transformation of agriculture; and the transformation of social policies. Given these dynamics, mineworker families consider underground mining as a better job in terms of income, social security and retirement age compared to other unskilled jobs in Turkey. The study contributes to the literature on miner communities in Turkey firstly by focusing on a different geographic area (Aegean) rather than Zonguldak, which has mostly been the study site. Secondly, it brings in mineworkers' families and household strategies into the anal-ysis rather than just focusing on male workers. Thirdly, by covering a wider time span through its focus on the experience of three genera-tions, it offers a broad perspective of the miner community from its first formation and reveals the dynamics that have changed over time.

 

 

Turkish